logo
Hüsrev Hatemi : Edebiyat tabiattan etkilenerek başlar

Hüsrev Hatemi : Edebiyat tabiattan etkilenerek başlar

Bütün kavimlerin tarihinde ve edebiyatında önce kavimlerin yaşadığı coğrafi şartlar ve ağaçlar başta olmak üzere bitkilerin ve hayvanların insan ruhunda bıraktığı izler bulunması tabiidir. Yerleşik kültürlerde bu daha belirgindir. Göçebelerde ise değişen koşullar sebebiyle bu etkileşim çok belirgin olmayabilir. Fakat yıllık göçleri, çok uzak olmayan bir mesafede gerçekleşen göçebeler yine yaşadıkları coğrafyaya bağlı kalırlar.

Şiir ve türküleri, aynı dağın yaylasına çıkmak ve kış gelince dağı ovadan seyretmek olan bir hayatın izleri edebiyatlarında yer alır.

  “Bu yıl bu dağların karı erimez

   Eser bâd-ı sabâ yel bozuk bozuk

   Türkmen kalkıp yaylasına yürümez

   Bozulmuş aşiret il bozuk bozuk” (Pir Sultan Abdal)

Uygurlar yerleşik yaşayan Türk toplumu olduğu için şehir kurmuşlar, resimli Budist öğretisini yayan kitaplar hazırlayarak M.S. 5. asırda medeniyet örneği olmuşlardır. Cumhuriyet Devri’nde “medeniyet” kelimesinin Türkçesi olarak önce “uygurluk” sonra “uygarlık” kelimesi kabul edilmiştir. Karahanlılar’da özellikle İslâm dinini kabul ettikten sonra Dîvânu Lugâti’t-Türk gibi bir yazılı eser ortaya koymuşlardır. Uygur kitap ve minyatürlerine nasıl başta lotus bitkisi ve çeşitli hayvanlar girmişse, Dîvânu Lugâti’t-Türk’de de baharın gelişi ve türlü çiçek açılışının verdiği neşe anlatılır. Anadolu Türkçesi ile ilk yazılı edebiyat eserleri Sultan Veled’in ve Yunus Emre’nin şiirleridir. Yunus Emre, tabiat gözlemlerinden geri kalmayan bir tasavvuf şairidir. Karlıdağların başında salkım salkım bulutları anlatır bize. Yolu üzerine çıkan ulu ağacın güzelliğini anlatır. ”Dinle kuşlar ününü gör nice avaz gelir” diyerek, kuşların da öterek Allah adını andıklarından bahseder. Anadolu, yerleşmiş Türkler için bir vatan hâlini aldıkça edebiyatta dağlara, ormanlara verilen önem de artmıştır. Fakat coğrafi özel isimlere genellikle az yer verilir. İstanbul haricindeki şehirlerin ormanlarına “orman”, dağlarına “dağ”, ırmaklarına “ırmak” adı verilerek geçilir. Halk edebiyatımızda ise özel adlara biraz daha yer verilir. Gesi Bağları, Yeşilırmak, Kızılırmak gibi yer adlarına halk edebiyatında daha sık rastlanır. Cumhuriyet Dönemi’nde bu farklılık biraz azalmıştır. Okumuşların edebiyatında da yerel isimlere Cumhuriyet Dönemi’nde daha çok yer verilmiştir. Özellikle Ömer Bedrettin Uşaklı, Zeki Ömer Defne, Orhan Şaik Gökyay, Mustafa Seyit Sutüven yerel ve adı verilen tabiat güzellikleriyle ilgili şiirler yazmışlardır. “Ilgaz Anadolu’nun sen yüce bir dağısın” gibi besteler de tutulmuş ve sevilmiştir.

Hüsrev Hatemi