Büyük ve zengin muhtevalı sözlükleri kamus, okyanus olarak
adlandıran bir geleneğe sahibiz. İki kelime de eş mânalı, yani “sinonim”.
Okyanus “büyük deniz”, “dünya karasını çevreleyen su kütlesi” demek; muhit ve
kamus da aynı anlamda. Sözlükler böyle adlandırılınca kelimeleri de bu uçsuz
bucaksız denizde seyreden gemilere benzetmek yanlış olmaz. Kelimeler, dilin
engin denizinde sürekli hareket hâlindeler. Bazıları bir zaman bir limana
demirlese de bir gün hiç beklenmedik bir şekilde sefere çıkabilir. Unutulmuş
sanılan bir kelime birden hayat bulur ve belki de bu ikinci veya kaçıncı
olduğunu bilmediğimiz yeni seyrinde daha yaygın bir kullanılışla dile mal
olur...
Dille, sözlüklerle, kelimelerle uğraşanlar kelimelerin tarih
içindeki seyri konusunda az çok fikir sahibi olurlar. Diller de denizler gibi
durağan değildir. Sürekli bir dalgalanma, hareket denizlerin belki de mümeyyiz
vasfıdır / belirtici özelliğidir. Durgun sanılan denizin bile hareket hâlinde
olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ve deniz habire yeni su kaynaklarıyla beslenir.
Kelimelerin engin dil denizindeki seyri elbette merak konusudur.
Bugünün insanı günlük hayatta kullanılan bir kelimenin tarih içinde farklı
anlamları olabileceğini pek düşünmez. İşte bu değişik anlamları merak etmeye
başladığımız andan itibaren o durgun denizin hareket hâlinde olduğunu fark
ederiz. Kelimelerin takip ettiği seyir aslında bizim kültür tarihimizin,
medeniyet tarihimizin değişimini ve gelişimini anlamamıza, açıklamamıza
yardımcı olur.
Uzun yıllar dil üzerine yoğunlaşan, tâbiri caizse ömrünü dil
dâvasına adayan, yaptığı çalışmalarla bu hayati konuya sürekli dikkat çeken D.
Mehmet Doğan, Kelimelerin Seyir Defteri’nde hepimizi dilimiz
üzerinde düşünmeye dâvet ediyor.