Had denilince aklımıza hep sınır gelir. Sınırlarda dolaşmak, sınırları aşmak…

Hâlbuki had sözcüğünün bir diğer anlamı da tanım demektir. Sınırlara yakın durmak aynı zamanda sınırdan çıkmaya da en yakın olmaksa, kendine ait o tanımı bulmak insanı aşırılıklara karşı dengede tutacak tek şeydir belki.

Muhit Kitap’tan çıkan Kalbin Arka Odası isimli eseriyle TYB Roman Ödülü’ne değer görülen Ayşegül Genç, gördüklerimizden çok görmediklerimizi, bitişteki o başlangıcı bizlere kurgusal bir üslupla hatırlatırken, kendimizi bir anda insana yakışır bir tanımın orta yerinde, tek noktada buluyoruz.

 Atlarımıza binip gideceğiz buralardan, ağlayan kayaların, taşbebek yatırların, hızır’ın el bastığı ovaların, gazaya gidenlerin ayak izleri ile dolu coşkun derelerin, fatmaanaeli otlarının yanından geçeceğiz, halilülrahman gölünde beyaz balık arayacağız, yalancı gülümsemeleri ardımızda bırakacağız, ağlayarak ve inanarak, yaşasaydın sen de inanırdın, ama şimdi kutlu yerindesin, gerçek bir mezarda.  

Zeynep Tuna