logo
İbrahim Tenekeci: Dönüp Bakınca

İbrahim Tenekeci: Dönüp Bakınca

Çeyrek asırdır edebiyat dergilerinin mutfağındayım. Dönüp baktığım vakit ilk söyleyeceğim şudur: Editörlük ve dergicilik, büyük ölçüde pişmanlıktır. Emeğiniz sıklıkla aleyhinize döner. Öte yandan, İslam ümit dinidir. Bunu biliyorum.

Kırklar / İtibar çizgisinden birçok şair çıktı. Bugün, bu isimlerin önemli bir kısmı, edebiyat yürüyüşlerini Muhit dergisinde sürdürüyor. Bu bir teselli midir?

Her dergi, bir mecra ve maceradır. Genç şair, kendine uygun dergiyi bulmalı, orada sebat etmelidir. Nihayetinde bu bir yürüyüştür. Beraber yürümeyi düşündüğümüz insanların eserlerini okumalı, onları tanımalıyız. Aksi durumda, insana değil de imkâna gelmiş oluruz.

Fikri yakınlık olmayınca, edebi birliktelikler bir yere kadar sürüyor. Dergimizi ve yol arkadaşlarımızı seçerken bunu da dikkate almalıyız. Edebiyatta yerini bulmak mühimdir. Yerini bulamayan, emeğinin karşılığına tam manasıyla kavuşamaz.

Genç şair, hem şiirini geliştirmeli, hem yazı yazmasını öğrenmelidir. Bugün ortak kabul gören şairlerin tamamına yakını, aynı zamanda iyi birer yazardır. Bu şairlerin külliyatlarında nesir kitapları ciddi bir yekûn tutmaktadır. Aynı durum, öykücüler için de geçerlidir.

Gençlik, coşkuyu da yanında getiriyor. Bazen “neşeli körlük” diyebileceğimiz bir ruh hali oluşuyor. Kırıcı ve kıyıcı olabiliyoruz. Oysa emeğe ve esere hürmet etmek, büyüklerin izzetini korumak gerekiyor. Allah ömür verirse her çocuk büyüyecek, her genç yaşlanacaktır. Kendi adıma, daima ‘meziyet ve şahsiyet’ diyorum. Asıl kıymetli olan, sanatımızla beraber bir şahsiyet olarak temayüz etmemizdir.

Nasıl konuşuyorsak öyle şiir yazmalıyız. Yirmisinde var yok, fakat altmış yaşındaki bir insan gibi yazıyor. Bunun doğru olmadığını söylemeliyim. Bir eseri büyük yapan başlıca özellik, dönemini, çağını, yani kendini yansıtmasıdır.

İnsan hayatının kırılma noktaları vardır. Evlilik ve ekonomik bağımsızlığın kazanılması bunlardan ikisidir. Kimi şairin bu esnada önceliği değişir. Şiir geri planda kalır. Ömür boyu şiirde kalmak, gerçekten de maharet ve dirayet isteyen bir uğraştır. İstikrarlı şekilde vasat metinler yazmış olsanız dahi, bir müddet sonra çevrenizde bir hale oluşuyor. Vasatın kötü bir şey olmadığını, ortalamayı tutturmak anlamına geldiğini ayrıca belirtmek isterim. Bir de uyarı yapayım: Maddiyat, şiirin ve vefanın hasmıdır.

Yetenek, genç bir şairin hem dostu hem düşmanıdır. Dostudur çünkü işini kolaylaştırır. Öte yandan düşmanıdır. Sadece yeteneğinize güvenir ve işçilik kısmını ihmal ederseniz, kısa süre içinde şiirinizi kaybedersiniz. Böyle onlarca isim sayabilirim.

Kimi kardeşlerimiz şiiri her şeyin üstünde tutuyor. Ona bir kutsiyet veriyor. Gençlik yıllarımda ben de biraz böyleydim. Sonra şunu anladım: Yazdıklarımız kutsal metin değildir. Velev ki öyle olsun. İnsanoğluna indirilen kitap sayısı nedir ve kaç tanesi eksiksiz bir biçimde günümüze ulaşmıştır?

Gençlik yıllarımda, yolun başındaki her şair adayı gibi şiirin tarifini arayıp durdum. Kendince bu tarifi veren de oldu. Fakat o tarife göre yazdığım şiirler bana değil ona benzeyecekti. Çünkü bu onun şiir yazma tarifiydi. Galiba bir filmde karşıma çıktı: “Önce bütün yolları öğren, sonra kendi yolunu bul.” Her genç şair, usta olabilmek için kendi tarifini, kendi yolunu bulmak zorundadır.

Bugün attığımız bir adımın neye karşılık geldiğini, bazen on sene sonra görüyor, anlayabiliyoruz. Genç kardeşlerimiz adımlarını buna göre atmalıdır. Yine, kıymetimizden şüphe edilen yerleri hemen terk etmeliyiz. Kalmamız halinde şevkimiz kırılabilir, edebiyata karşı soğukluk oluşabilir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer şey de şudur: Bazı büyükler, önce kendinizi değerli hissettiriyor, sonra da sizi istismar ediyor. Agâh olmakta fayda var.

Şiir, esasında gençlik işidir. Genç arkadaşlarımız, gereksiz meşgalelerden sakınmalı, kendilerini korumalı, dedikodu ve üzüntü kaynağı olan ortamlardan uzak durmalı ve tüm güçleriyle sanatlarına yoğunlaşmalıdır. Kalan boş vakitlerinde, kapalı mekânlara girmek yerine, tabiata çıkmalarını, müzelere gitmelerini ve farklı meslek grubundan insanlarla arkadaşlık etmelerini öneririm. Bu, dinlendirici bir şeydir.

Şiir ile duygu elbette bir bütündür. Fakat duyguyla bir yere kadar gidebiliriz. Köklü ve sağlam bir şiir kurabilmek için tarihten coğrafyaya değin geniş bir bilgi birikimine ihtiyaç vardır. Okumalarımızı buna göre yapmalıyız.

Son olarak şunu söylemek isterim: Edebiyat ve kötülük, kimi zaman beraber ilerler. Bu, maalesef böyledir. Kıskançlık olur, haset eden çıkar vesaire. Bunlara maruz kaldıkça, kaleme ve kelama daha sıkı sarılmalıyız. İyi bir şiir kadar tesirli cevap yoktur.

İbrahim Tenekeci