Şair ve yazar İbrahim Tenekeci yönetiminde okurla buluşan Muhit dergi, yürüyüşüne devam ediyor. Nisan sayısında Gökhan Özcan’ı ve Müslim Coşkun’u kapağa taşıyan dergi, Mayıs sayısında rahmetli Rasim Özdenören’in hiç yayınlanmamış söyleşisini ve Haşim Şahin’in İstanbul’un fethi için kaleme aldığı yazıyı yayınlıyor.
Daima şiir
Usta çizer Hasan Aycın’ın bir çizgisiyle açılan dergi, her kuşaktan pek çok kıymetli ismin şiirlerine yer veriyor. Cevdet Karal’ın “Ne Çam Devirdi Ne Kız Kulesi” isimli şiirini İbrahim Tenekeci’nin “Dünyadan Dönerken”, Mehmet Narlı’nın “İlk Vedanın Bitmez Uzaklığı”, Dilara Ayşe Akdeniz’in “Sare’nin Gülüşü” isimli şiiri takip ediyor. Ahmet Edip Başaran, Mehmet Tepe, Muhsin Macit, Yağız Gönüler, Süleyman Unutmaz, Seyyid Ensar, Murat Güzel, Nurullah Genç, Mehmet Aycı, Suavi Kemal Yazgıç, Nurettin Durman, Mustafa Köneçoğlu, Mustafa Özçelik, Bahar Emre, Sabiha İclâl Tiryaki ve Ömer Fatih Andı bu sayının diğer şairleri.
“Kaza, Kurşun Yahut Hasar Kaydı” isimli şiiriyle Emre Demir bu sayının arka kapağını süsleyen isim oluyor: “Bütün şahitler şair / bütün şairler yalancı / ateş almaya gelen bir tüfek, tanıdıklar / bir nefes daha alsa patlayacak / özlem, bir nefes daha alsam kısalacak sanki / gerilmiş bir ok okşayacak göğsümde gerili ölümü”
Söyleşi
Muhit, Mayıs sayısında iki söyleşiye birden yer veriyor. 23 Temmuz 2022’de hayata veda eden öykücü yazar Rasim Özdenören’in vefatından 4,5 yıl önce yapılmış ve bugüne kadar hiç yayınlanmamış söyleşisi yer alıyor. Bahar Emre soruyor, Rasim Özdenören cevaplıyor: “Yazmak, bir derdinin olması demektir.” Sibel Eraslan ve İbrahim Tenekeci, birer yazıyla merhum Özdenören’i doğduğu ayda anıyor.
Zeynep Merdan’ın sorularını ise Haşmet Babaoğlu cevaplıyor: “Oturduğun yerden iyilik olmaz; kıyam etmen gerekir.”
Öykü, Deneme
Kâmil Yeşil, “Leo ve Yahşi” isimli öyküsüyle bu sayıya katkı sunarken İbrahim Altay yakın zamanda okuyucuyla buluşacak olan romanından “Zulüm Artıyor” başlıklı bir bölümle yer alıyor.
İstanbul’un fethinin gerçekleştiği ayda Haşim Şahin bu kutlu hadiseyi “Fethin Babası: Fatih Sultan Mehmed” başlıklı yazısında kaleme alırken fethin sembollerinden olan Ayasofya Camii’nin önemini Recep Terler “Büyük Türk’ün İzinde Fetih ve Ayasofya” başlıklı yazısında anlatıyor. Ayşegül Genç “Kafeste” başlıklı yazısında “Bu ışıklı çağ, bana her yerden bir lamba sallıyor. Kalbimin ışığı, yönümü bulmama yeter mi?” diyor. Erol Göka aşk ve aile yazılarının on altıncısında “Aşk Bitince Ne Başlar?” diye sorarken Saadettin Acar “Din-Hayat İkilemindeki Dindarlığımız”ı sorguluyor. İbrahim Tenekeci “Geleni Görebilmek” başlıklı yazısında “Fakirden yetki alıp zengine hizmet etmenin sonu elbette hezimettir” diyor. Halil İbrahim İzgi “Fotoğraf Günlükleri” başlıklı yazısında anılarımızın şahidi fotoğrafları yazarken Mustafa Başpınar “Aşksız, Işıksız, Kelimesiz” başlıklı yazısında kitapların kaçıp sığındığımız minik sığınaklar olduğunu söylüyor. Mehmet Dinç zor zamanlarda ayakta kalmanın çarelerini ve sorumluluklarımızı “Bugünlerde Bize Düşenler” başlıklı yazısında sıralarken Selim Cerrah “En Yüce Dağ, Kişinin Kalbinin Zirvesindedir” diyor. Muhammet Enes Kala “Varoluşsal Bir Erdem Olarak Boykot”u yazarken Murat Güzel “Unutma Gazze’yi” isimli şiirinde Gazze’yi anıyor. Dursun Çiçek “Edirne: İstanbul’a Giden Yol”u, Yunus Emre Güneş “Kaybolmanın Başkenti Bangkok”u, Müslim Coşkun “Başka Bir Köy: Binkılıç”ı ve Zeki Bulduk “Çocuğun Bozkırı” başlıklı yazısında İç Anadolu’nun çorak köylerini anlatıyor. Abdullah Harmancı, “Selim İleri’nin Bilinmeyen Öyküsü”nü gün yüzüne çıkaran bir yazı kaleme alırken Mustafa Uçurum “Bir Dünya Şairi Âsaf Hâlet Çelebi”yi yazıyor. Ali Emre ve Arif Ay kitap inceleme ve değerlendirme yazılarıyla bu sayıya katkı sunan diğer isimler.